Pazartesi, Kasım 27, 2006

Ilk Ermeni Basbakani Ovanes Kacaznini'den otokritik: Türklere biz savaş açtık

ERZINCAN (IHA)- Uluslararasi faaliyet gösteren Ermeni lobilerinin sözde soykirim iddialari, Ermenistan'in ilk Basbakani Ovanes Kaçaznuni tarafindan yalanlandi.Kaçaznuni'nin 1923 yilinda Bükres'te yapilan Ermeni meselesi ile ilgili Tasnak Partisi toplantisinda sundugu rapor gerçekleri bütün çiplakligiyla gözler önüne seriyor. Kaçaznuni'nin Osmanli döneminde yasananlari anlattigi kendi imzasini tasiyan rapor, Türk Hava Kurumu (THK) tarafindan Rusça'dan Türkçe'ye tercüme edilerek kitap haline getirildi.Kitapta yer alan bilgiler Türkler'in Ermeni soykirimi yaptigi iddialarini kesin bir dille yalanlarken, kitap Türkiye genelindeki bütün kütüphanelere ulastirildi.Kaçaznuni'nin yakin tarihe isik tutan belge niteliginde sözlerinin yer aldigi kitap, Ermenilerin Osmanli Imparatorlugu'na karsi nasil bir ihanet içinde olduklarini da gözler önüne serdi.Yillarca sözde soykirima ugradiklarini iddia eden ve dünya kamuyonunu baski altina almaya çalisan Ermenilerin bütün tezlerini çürüten ilk basbakanlari, 128 sayfalik raporunda su çarpici ifadelere veriyor:

Operasyona katildik:
1914 sonbaharinda, Türkiye henüz savasan taraflardan birine katilmadigi dönemde, Güney Kafkasya'da büyük gürültü içinde ve enerjik biçimde Ermeni gönüllü birlikleri olusturulmaya baslandi. Sadece birkaç hafta içerisinde Ermeni devrimci Tasnaksutyun Partisi hem bu birliklerin kurulmasina hem de Türkiye'ye karsi gerçeklestirdikleri askeri operasyonlara aktif biçimde katildi.

Barisi sabote ettik:
Türklere karşı ayaklandık. Barışı sabote etmek için savaştık bile. Artik hepimiz Türklerin düsmanı olan Itilaf devletlerinin kampındaydık. Türkiye'den "denizden denize Ermenistan" talep etmekteydik. Itilaf devletlerinin ordularını Türkiye'ye göndermeleri ve hakimiyetimizi temin etmeleri için Avrupa ve Amerika'ya resmi çağrılar yaptık. Nihayet şu da var ki, var olduğumuz sürece aralıksız olarak Türkler'le savaştık. Öldük ve öldürdük. Artık, Türklere ne gibi bir güven telkin edebiliriz ki?

Gerçekleri göremedik:
Askeri operasyonlara katıldık. Kandırıldık ve Rusya'ya baglandık. Tehcir doğruydu ve gerekliydi.Gerçekleri göremedik, olaylarin sebebi biziz. Türklerin milli mücadelesi hakıydı. Barışı reddetmemiz ve silahlanmamız büyük bir hataydı. Türklere karsi ayaklandık ve savaştık. Sevr Antlasması gözümüzü kör etmisti. Isyanımızın temelinde Itilaf devletlerinin bize vadettigi büyük Ermenistan hayali vardi. Ama biz hiç bir zaman devlet olamadik.Türkiye Ermenistan'i diye bir devletin hayalden öte olmadigi gerçeğini göremedik.

Aklimiz dumanlanmıştı:
Biz Ermeniler kayitsiz şartsiz Rusya'ya yönelmiş durumdaydık.Herhangi bir gerekçe yokken, zafer havasina kapilmistik.Sadakatimiz, çalismalarimiz ve yardimlarimiz karsiliginda Çar hükümetinin Ermenistan'in bağimsızlığını bize armağan edeceğinden emindik. Aklimiz dumanlanmıştı. Biz kendi isteklerimizi baskalarına mal ederek, sorumsuz kişilerin sözlerine büyük önem vererek, kendimize yaptiğimiz hipnozun etkisiyle, gerçekleri anlayamadık ve hayallere kapıldık.

Türkler dogru yaptı:
1915 yaz ve sonbahar döneminde Türkiye Ermenileri zorunlu bir tehcire tabi tutuldu. Türkler ne yaptiklarını biliyorlardı ve bugün pişmanlik duymalarini gerektirecek bir husus bulunmamaktadir. Bu yöntem en kesin ve uygun olaniydi. Kizginlik ve korku içinde bulunan biz Ermeniler, "suçlu" ariyorduk ve bu suçluyu Rus Hükümeti ve onun kallesçe politikalari olarak belirledik.Siyasal açidan olgunlasmamis ve dengesiz insanlara özgü bir saskinlik içinde, bir uçtan digerine savrulmaktaydık.Rus Hükümeti'ne karsi dünkü inancimiz ne denli körü körüne ve temelsizse,bugünkü suçlamalarimiz da o denli körü körüne ve temelsizdi. Siyasal bir parti (Tasnaksutyun) olarak biz, meselemizin Ruslari ilgilendirmedigini ve onlarin gerektiginde cesetlerimizi çigneyerek geçip gidebileceklerini unutmustuk.

Barış teklifini reddettik:
1918 yillarinda emperyalistlere karsi savaslarinda bozguna ugrayan Türkler, direnerek iki yil içerisinde tekrar kendilerine geldiler. Yeni genç ve milliyetperver duygularla hareket eden bir nesil ortaya çikarak, Anadolu'da kendi ordusunu yeniden organize etmeye baslamisti. Türkiye'de milli bilinç ve kendisini savunma içgüdüsü uyanmisti. Onlar küçük Asya'dan istikballerini hiç olmazsa bir sekilde temin edebilmek için Sevr Antlasmasi'na askeri güçle karsi koymak zorundaydilar. Bizim bu dönemde barisi reddetmemiz ve silahlanmamiz büyük bir hataydi. Çok geçmeden sinirlarimiza askeri operasyonlar basladiginda, Türkler bizimle bir araya gelmeyi ve görüsmelere baslamayi teklif ettiler.Biz ise onlarin bu teklifini geri çevirdik. Bu büyük bir hata idi. Bu, görüsmelerin kesinlikle basariyla sonuçlanacagi anlamina gelmezdi ama bu görüsmelerde barisçi bir sonuca ulasma ihtimali vardi.

Ovanes Kaçaznuni: Herkes bizi kandirdi "Kaderden sikayet etmek ve felaketlerimizin sebeplerini kendi disimizda aramak acikli bir durumdur.Bu bizim (hastalıklı) milli psikolojimizin karekteristik bir özelliğidir ve Tasnaksutyun Partisi de bundan kaçamamıştir.Sanki uzak görüslü olmamız bir kahramanlıktı, çünkü isteyen herkes, Fransizlar,Ingilizler, Amerikalilar, Gürcüler, Bolsevikler tek kelimeyle bütün dünya bizi kolayca aldattı, atlattı ve ihanet etti. Oysa bizler safça bu savasin Ermeniler için yapildigina inandırilmıştık."

Barışı sabote ettik:
KAÇAZNUNI raporunda söyle diyor: Osmanli'dan, Akdeniz'e uzanan bir Ermenistan talep ettik. Derhal gönüllü birlikleri olusturduk, Türklere karsi ayaklandik ve savastik.İsyanımızın temelinde İtilaf Devletlerinin bize vaat ettiği Ermenistan hayali vardı, gerçeği göremedik.

Cuma, Kasım 24, 2006

Dan Burton ile söyleşi-VOA

'Ermeni Tasarısının Komisyondan Geçmesi Hata'
Barış Ornarlı
Washington
5/Eylül/2005
Tasarılar Uluslararası İlişkiler Komisyonunda Kabul Edildi - İndirmek İçin
Tasarılar Uluslararası İlişkiler Komisyonunda Kabul Edildi

Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili iki tasarı geçenlerde Temsilciler Meclisi Uluslararası İlişkiler Komisyonu'nda kabul edildi. Tasarıları destekleyen Kaliforniya Milletvekili Adam Schiff ve tasarılara karşı çıkan İndiana Milletvekili Dan Burton, sorularımızı yanıtladı.Haberin ayrıntılarını yukarıdaki linke tıklayarak dinleyebilirsiniz.

Dan Burton'la Söyleşi: 'Tasarıların Kabulü Hataydı'Amerikan Kongresi'nin önde gelen üyelerinden Dan Burton, Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili iki tasarının geçenlerde Temsilciler Meclisi Uluslararası İliskiler Komisyonu'nda onaylanmasını büyük bir hata olarak tanımladı. Indiana eyaleti milletvekili Dan Burton, Barış Ornarlı’nın sorularını yanıtladı.

VOA: "Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili tasarıların komisyonda kabul edilmesini nasıl yorumluyorsunuz?"
Dan Burton

DAN BURTON: "Bence bu bir hataydı. Ben bu konuyu 10, 15, 20 yıldır tartışıyorum. Tarih, her iki tarafta da sorumluluk olduğunu, tek bir tarafın suçlanamayacağını gösteriyor. Zor bir dönemden geçiliyordu. Ama sürekli olarak Türkiye’deki dostlarımıza bu konuda saldırmak büyük bir hatadır. Komisyonda da söylediğim gibi: Bu konuyu her sene gündeme getirmek son derece gereksizdir. Bu tür sorunları geride bırakıp ileriye bakmamız gerekiyor. Sürekli geçmiş sorunları hatırlayarak kalıcı nitelikli uluslararası barışa ulaşamayız. Bırakalım bunları. Türk hükümeti, Ermenilere el uzatmıştır. Onları kutlarım. Amerikan kongresi de bu konuyu her sene gündeme getirmekten vazgeçmelidir."

VOA: "Sizce Ermeni soykırımı tasarıları Temsilciler Meclisi genel kurulunun gündemine alınır mı?"

DB: "Genel Kurul gündemine alınabilir. Ancak, tasarıların genel kurulda kabul edileceğini ve Başkan tarafından imzalanacağını zannetmiyorum. Dediğim gibi, bu süreç sadece tansiyonları arttırmakla kalacaktır. Türkiye bu konuyu Ermenilerle zaten hallediyor. Dilerim ki bu girişimler sonuç verir; ve biz de bu işle uğraşmaktan kurtuluruz. Amerikan Kongresi olarak önem vermemiz gereken başka konular var: Kasırgalar gibi... Çok uzun bir zaman önce yaşanmış olayları ikide-bir gündeme getirmemiz gerekmiyor."

VOA: "Amerikan yönetimleri Ermeni soykırımı iddialarıyla tasarılara bugüne kadar hep karşı çıktı. Bu kez de komisyondaki oylamanın yapıldığı gün, dışişleri bakanlığı, üyelere aleyhte oy kullanmaları için mektup gönderdi. Hatırlarsanız, Başkan Clinton da benzeri bir tasarıya karşı girişimde bulunmuştu ve o tasarı Genel Kurul’da oya sunulmamıştı. Eğer bu kez tasarılar genel kurulun gündemine alınırsa, Bush yönetimi nasıl bir tutum izleyecektir?"

DB: "Yönetimin bakış açısı, tasarıların aleyhinedir. Bu geçmişte de böyleydi, ileride de böyle olacaktır. Bu nedenle, tasarıların kabul edilme olasılığı son derece zayıftır. Benim kişisel görüşüm, bunun bir zaman kaybı olduğu yönündedir. Tabii, bu, bir trajedinin yaşanmadığı anlamına gelmiyor. Ancak, bu konuyu bırakmalıyız; ve Türk hükümetiyle Ermeni hükümetinin kendi aralarında çözmelerine izin vermeliyiz."

VOA: "Sizce, Ermeni soykırımı tasarılarının gündeme getirilmesi, Türk Amerikan ilişkilerine nasıl yansıyor? Irak savaşı sırasında bozulan Türk-Amerikan ilişkileri, Ermeni soykırımı tartışmalarından nasıl etkileniyor?"

DB: "Türkiye Amerika’nın çok eski bir dostudur. Soğuk Savaş döneminde yanımızda olmuştur. NATO müttefikimizdir. Amerika’ya bütün ihtilaflarda destek vermiştir. Görüş ayrılıklarımız olmuştur; bütün ülkeler zaman zaman aralarında sorun yaşar. Türkiye çok eski bir dosttur. Bu dostluğa değer vermeliyiz. İşte bu nedenle Ermeni soykırımı tasarıları Temsilciler Meclisinin gündemine alınmamalı."

http://www.voanews.com/turkish/archive/2005-09/2005-09-25-voa10.cfm

Ermeniler, 'soykırım olmadı' diyen profesöre verilen ödüle kızdı

24 Kasım 2006

ANKA

Ermeni Soykırımı iddialarının doğru olmadığı görüşünü savunan ünlü tarihçi Bernard Lewis’e, ABD Başkanı George Bush'un Ulusal Beşeri Bilimler Madalyası vermesi, Ermeni diyasporasını kızdırdı.Princeton Üniversitesi Yakın Doğu Çalışmaları Profesörü olan ünlü tarihçi Bernard Lewis, her yıl beşeri bilimlere katkıda bulunanlara verilen isimlerin almaya hak kazandığı “Ulusal Beşeri Bilimler Madalyası”nın bu yılki sahibi oldu. Lewis, ödülünü 9 Kasım’da Beyaz Saray Oval Ofis’te düzenlen bir törende ABD Başkanı George Bush’un elinden aldı. Ödül törenine ABD’nin first lady’si Laura Bush da katıldı.Lewis’e verilen bu madalya, Amerika’daki Ermeni diyasporasını kızdırdı. Amerika’daki Ermeni örgütleri, internette yayınladıkları mesajla, ünlü tarihçiye ödül verilmesini kınadı.Çalışmalarının ilk yıllarında soykırım iddialarına destek veren Bernard Lewis ancak araştırmalarının ardından soykırımın olmadığı görüşünü savunmaya başladı.Lewis, 21 Haziran 1995’te Fransız Le Monde gazetesine verdiği bir demeçte Ermeni soykırımının yaşanmadığı fikrini savunmuş, bunun üzerine Fransız mahkemeleri Lewis hakkında açılan davada ünlü tarihçiyi suçlu bulmuştu. Lewis 1 franklık sembolik bir tazminat ödeme cezasına çarptırılmıştı.

Perşembe, Kasım 23, 2006

ITDF Basin Bildirisi

TÜRK TOPLUMU EDİNBURG’DA YAPILAN HAKSIZLIKLARI UNUTMAYACAKTIR

Geçtiğimiz yıl İskoçya’nın Edinburg şehir meclisinde onaylanan sözde ‘Ermeni soykırımını tanıma’ kararı yıldönümünde konuşan İngiltere Türk Dernekleri Federasyonu (İTDF) sözcüsü Servet Hassan “Edinburg’da Türklere yapılan haksızlıkları asla unutmayacağız” dedi.

Ermeni diasporası ile özel münasebetler içinde olduğunu gizlemeyen Edinburg Belediye Meclis Başkanı Donald Anderson’un önerisi üzerine meclise getirilen tasarı İskoçya ve İngiltere Türk toplumu tarafından protesto edilmiş ve tasarı iki kez ertelenmişti. Ermenilerin düzenledikleri konferansa karşılık, İTDF öncülüğünde Edinburg Belediye Meclisi’nde bir konferans düzenlemişti. Türk sivil toplum örgütlerince aylarca süren kampanya sonucu tasarı değiştirilmesine ragmen, 17 Kasım 2005 tarihinde Edinburg Yerel Meclisi tarafından kabul edilmişti.

Oylamanın yıldönümünde Edinburg Belediye Meclisi üyelerine bir mektup gönderen İTDF, haksız ve asılsız tasarıyı protesto etmenin yanında kendilerine oylama sırasında yapılan haksızlıkları tek tek hatırlattı. Oylama esnasında 1915 olaylarını tartışmak yerine Türkiye’nin bugünkü politikalarının yargılanmaya kalkışıldığı ve Türk temsil heyetinin önce konuşturularak savunma yapmasının engellendiği hatırlatıldı.

Ayrıca, mektupta tasarının iç politika malzemesi yapılarak, oylamanın üzerinden 24 saat geçmeden tasarının mimarı D.Anderson’un İskoç Parlamentosu’na adaylığını açıklaması kınandı.

İskoçya’ da yaşayan Türk ve Müslüman seçmenlere bu ayrılıkçı tutumları hatırlatacaklarını belirten sözcü; “Edinburg’da bu karar değişip gerçekler ortaya çıkana dek Türk toplumunun bu olayın takipçisi olacağını” belirtti.


ERMENİ TERÖRÜ KINANACAK VE DİPLOMAT ŞEHİTLERİMİZ ANILACAK

İTDF sözcüsü Servet Hassan, 27 Ocak 1973 tarihinde Ermeni terör örgütü ASALA tarafından acımasızca şehit edilen ilk Türk diplomatlarımız Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve yardımcısı Bahadır Demir’in ölüm tarihini bundan böyle tüm dünyada ‘Ermeni Terörünü Kınama Günü’ ilan edeceklerini ve bu amaçla şehit diplomatlarımızı anma töreni ve konferanslar düzenleyeceklerini açıkladı.

Bilindiği gibi, 1973 ile 1985 tarihleri arasında Ermeni terör örgütü ASALA tarafından 40’a yakın diplomatımız ve yakını katledilmiş ve bir o kadarı da yaralanmıştı. Bu vahşi cinayetleri işleyenlerin sadece bir kaçı adalete teslim edilmiş çoğunun dosyası faili meçhul olarak kapatılmıştır. Katillerin Ermenistan’da halk kahramanı ilan edilmeleri ise diğer bir üzüntü kaynağıdır.


Not :

1 ) Donald Anderson’un fotografi icin asagidaki linki tiklayiniz

http://www.edinburgh.gov.uk/internet/council/council_business/councillor_details/ward_54.html

2) Edinburgh City Council fotigrafi icin asagidaki linki tiklayiniz

http://www.rampantscotland.com/graphics/citychambers082b.jpg

Salı, Kasım 21, 2006

SOYKIRIM İDDİALARI VE AKILLI SİYASET

Yusuf Selcuk Ateskan
ateskan@yahoo.com
Fransız meclisinin Ermeni soykırımını inkarı suç teşkil eden yasayı kabul etmesi haklı olarak hepimizin kabul edemeyeceği bir olay oldu. Ancak bu öfke ve kızgınlıkla infiale kapılıp yanlış adımlar atmamalı, sağduyulu ve soğukkanlı bir siyaset izlemeliyiz. Soykırım iddiaları karşısında yıllardır ne yazık ki aktif değil reaktif bir siyaset izliyoruz. Yani Ermeni lobileri değişik yerlerde konuyu gündeme getiren çalışmalar yapıyor, biz bunlara tepki gösteriyoruz. Onlar 12 ay boyunca 7 gün 24 saat çalışıyor, biz ise yumurta kapıya dayanınca siyasi ilişkilerimizi kullanarak politikacılar veya sermaye gruplarını kullanarak bunu engellemeye çalışıyoruz. Oysa ki, 1973 yılında Los Angeles’ta ilk diplomatımızın öldürüldüğü gün 10 kişi her yıl bir kişiye durumu anlatsa, daha sonraki yıllarda o kişiler de birer kişiye anlatsa 33. yıl sonunda 57,028,870 (elli yedi milyon yirmi sekiz bin sekiz yüz yetmiş) kişi Ermeni soykırımı iddiaları karşısında gerçeklerden haberdar olacaktı. 100 kişiyle başlasaydık bu kez 570,288,870 (Beş yüz yetmiş milyon! ) kişilik bir lobimiz olacaktı. (Bu sayının nasıl hesaplandığını görmek için Bkz: Fibonacci sayıları. ) Evet buna belki de iğneyle kuyu kazmak diyebilirsiniz ama Ermenilerin yaptığı aynen bu. Amerika’daki 1 milyon, Ermenistan’daki 3 milyon veya Fransa’daki 300 bin Ermeni’nin bir gecede edindiği başarı değil bu. Yıllardır yapılan planlı, sistemli, organize çalışmalar sonunda dünyayı Türklerin Ermenilere planlı, sistemli ve organize bir soykırım uyguladığı yalanına inandırdılar. Olan oldu, Ermeniler azimli çalışmaları sonunda pek çok zafer kazandı. Peki bundan sonra ne yapılabilir? Ortalıkta pek çok değişik teklif dolaşıyor. Ama bu tekliflerin bazısı aleyhimize işleyebilir. Her teklifi teker teker ele alalım: Fransız mallarına boykot uygulansın. 2001 yılında “Fransız meclisi Ermeni soykırımını tanır.” şeklindeki 2001/70 yasa çıktığında aklımız neredeydi? Geçenlerde en son Alman Meclisi soykırımı tanıdığında Alman mallarına boykot uygulandı mı? Dünyada Ermeni soykırımını tanıyan bu kadar meclis varken hepsine boykot mu uygulayacaksınız? Apo krizi sırasında İtalya’ya uygulanan boykot ne kadar sürdü, ne kadar etkili oldu? Ülkenin en büyük holdingleri Oyak’ın Renault ve Axa, Sabancı’nın Carrefour ile ortak olduğu, yüz binlerce insanın Fransız sermayeli şirketlerden ekmek yediği bir ortamda bu boykotun uygulanması biraz zor görünüyor. Fransa’yı savunma ihaleleriyle tehdit etmek de makul değil. Çünkü bu Ermeni sorunu Demokles’in kılıcı gibi her sene yeniden ısıtılan bir konu. Her gündeme geldiğinde Airbus veya savaş helikopteri mi alacaksınız? Bu sefer rakip şirketin ülkesi de soykırımı tanımakla tehdit ederse hangisini tercih edeceksiniz? Ancak şunu derseniz katılırım. Dışa bağımlılığımız azaltılsın, Türk sermayesi ile hareket eden şirketlere destek olalım, Türk markalarını alalım. Ama bu uzun vadeli bir proje. Bugün Fransız malını bırakıp Alman malı, yarın Alman malını bırakıp İngiliz malını almak durumu çözmez. Meclis Cezayir soykırımını tanısın, olmadı demek suç olsun. Cezayir soykırımı anıtı dikilsin. Bu öncelikle Türkiye’nin “Tarih tarihçilere bırakılmalı” tezini baltalar. Siyasi bir organın tarih konusunda ahkam kesmesi yanlıştır. İkincisi Cezayir soykırımı konusunda BM’de yapılan oylamada Fransa’dan yana oy kullandık. Ancak Turgut Özal’ın bir ziyareti sırasında özür dileyerek Cezayir’le ilişkileri düzeltebildik. Daha birkaç yıl önce Beyoğlu’ndaki Cezayir sokağı’nın adını Fransız sokağı yapmışken bu sokağa Cezayir Soykırımı Anıtı dikmek komik olur. Zaten Başbakan Erdoğan da “Biz pisliği pislikle temizlemeyiz.” diyerek bu konuda gaza gelmeyeceklerini ortaya koydu. Türkiye’de kaçak çalışan sayıları 40 ila 70 bin arasındaki Ermenistan vatandaşı sınır dışı edilsin. Üç milyonluk fakir Ermenistan’dan on binlerce insanın Türkiye’ye gelip ekmek bulması aslında oradaki ön yargıları kıracak ve toplumsal nefreti azaltacaktır. Keşke her Ermenistan vatandaşı hayatlarında bir kez Türk misafirperverliği ile ağırlansa ve fikirlerini değiştirse. Dolayısıyla Türkiye’de huzur ve barış ortamında refah içinde yaşayan Ermeni asıllı Türk vatandaşlarımız kadar, Ermenistan’dan gelen Ermeniler de toplumlar arasındaki soğuklukları gidermede önemli rol üstlenecektir. Sırf bunları hedef alan bir politika, kazanabileceğimiz insanları kaybetmemize neden olur. 1990’lardan sonra eski Sovyet Cumhuriyetlerinden veya Afrika ülkelerinden turist vizesiyle veya vizesiz gelen 1 milyona yakın kişi Türkiye’de kaçak çalışmaktadır. Bu konuda ciddi kayıtlar resmi makamlarda olmadığı için kesin rakam bilinememekte. 2004’te kaleme alınan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın, “Kayıt Dışı İstihdam ve Yabancı Kaçak İşçi İstihdamı” raporunda “Ülkemizde, yabancı kaçak işçi sayısı konusunda kesin rakam ve veri tespit edilemediğinden, yabancı kaçak istihdamının sayısal boyutu hakkında herhangi bir rakam telaffuz edilmesi uygun bulunmamıştır. Bununla birlikte yabancı kaçak işçi istihdamının boyutlarının, sayıları yüz binlerle ifade edilen oldukça ciddi büyüklüklere ulaştığı düşünülmektedir.” denmekte. 2.2 milyon işsizimiz varken, kaçak yabancı işçiler, Türk vatandaşlarının çalışabileceği işlerde daha ucuz maliyetle çalışarak işsiz sayısını artırıyor, prim ve vergi kayıplarına da yol açıyor. Ayrıca kaçak işçiler en mütevazı rakamla ülkelerine yılda ortalama bin dolar para aktarsa 1 milyar dolarlık bir ek kaybımız oluyor.KKTC bile kaçak çalışan Türk işçilerine ceza kesip Türkiye’ye gönderirken, Türkiye de bizim vatandaşımızın gelir kaybına neden olan kaçak işçiler konusunda adım atmalı. Ama bu sadece Ermenistan vatandaşlarına uygulanacak ayrımcı bir politika olmamalı. Bu 3 teklif ve benzerlerinin hepsi aktif değil reaktif siyasetin ürünü. Her biri aklın değil tepkinin ve öfkenin sonucunda gündeme getirildi. Fransa’nın veya başka ülkelerin bu konuda yaptığının bu konuyu her dem gündemde tutarak Türkiye’ye şantaj uygulamak ve karşılığında taviz koparmak olduğunu unutmamalıyız. 577 kişilik mecliste 448 milletvekilinin yokluğunda 129 milletvekiliyle alınan bir karar durumun sakatlığını zaten apaçık ortaya koyuyor. Fransa’da fikir özgürlüğü zaten sözde vardır. Daha bu yasa gündeme gelmeden soykırımın yapılmadığını savunan tarihçi Bernard Lewis’i mahkum etmemişler miydi? Olaya fikir özgürlüğü açısından yaklaşılacak olursak bu yasanın bizdeki 301. maddeden bir farkı yok. Biz soykırım olduğunu doğrudan veya ima yoluyla söyleyenleri 301. madde çerçevesinde yargılamaya devam ettikçe, Fransa’nın soykırım olmadığını söyleyenleri yargılamasına itiraz edemeyiz. Zaten bu olayın kesinleşmesi uzun bir zamana yayılarak Türkiye’den tavizler koparılacak. Senato gündemine alınması veya Cumhurbaşkanının imzalaması gibi adımlar uzun süre ertelenebilir. Zaten gündeme almayıp askıda tutmak Fransızların işine gelir. Fransızların bunu askıda tutarak bize yapacakları şantajlara boyun eğmememiz gerekir. Bunun geri çevrilme ihtimalini düşük görüyorum. Keşke Senato veya Cumhurbaşkanı’ndan dönse. Ama bu olmayacaksa bir an önce Senato ve Cumhurbaşkanı’nın gündemine alınmasında fayda var. Böylelikle bu suçu işleyen veya potansiyel mağdurlar olarak AİHM’de binlerce dava açıp tazminat alabilir ve yasanın tüm AB ülkelerinde içtihat teşkil edebilecek şekilde reddini sağlayabiliriz. Çok zaman kaybettik ve fırsat kaçırdık. Şimdi kendimize gelip akıllı siyaset izleme zamanı. Bilmem hatırlar mısınız? Turkla sitesindeki ilk yazımın başlığı Yüz kişi arıyorum, hemen şimdi idi. Eğer 2003 yılında 100 kişi olarak çalışmaya başlamış olsak, 2004 yılında 200, 2005 yılında 300, 2006 yılında 500 kişi olabilirdik. Ama hala geç değil, bir yerlerden başlamalıyız. Bu konuda faydalı olacağına inandığım diğer yazılarımı aşağıda veriyorum. Soykırım iddiaları konusunda bilinçlenelim, çevremizi bilinçlendirelim:
Scholars dispute genocide claims
Allegations and supporting documents repudiated by some academicians
PRESS RELEASE FOR THE ALLEGED GENOCIDE
ERMENI SORUNUYİNE ERMENİ MESELESİ

Yine Ermeni meselesi

Yusuf Selcuk Ateskan
ateskan@yahoo.com
1980’lerin İzmir’inde ilkokula giderken o zamanlar Mithatpaşa - Talatpaşa hattında çalışan troleybüslere binerdim. Yüzlerce kez geçtiğim bu caddelere isim veren iki insanın kim olduğunu hiç mi hiç merak etmemiştim. Mithat ve Talat , adlarından da anlaşılacağı üzere iki paşaydı, muhtemelen Osmanlı paşası. Ama daha fazlası beni ilgilendirmiyordu. Sonraları Mithat Paşa’nın resmini Ziraat Bankası şubelerinde gördüm. Talat Paşa’nın ise bizi Almanların yanında savaşa sokarak sonumuzu hazırlayan üç insandan biri olduğunu öğrendim. Yine o yıllarda TRT ekranlarında yayınlanan Duvardaki Kan dizisinin onun Berlin’de öldürülüşünü anlattığını da hayal meyal hatırlıyorum. Talat Paşa’nın resmini ise yıllar sonra Los Angeles’ta yaşayan Ermenilerin yaptığı “24 Nisan anma törenleri”nde gördüm. O yıllarda gazetelerde Ermeni teröristlerce öldürülen diplomatlarımız ve Bulgaristan’da isimleri zorla değiştirilen soydaşlarımızla ilgili haberler yer alırdı. Devlet televizyonu TRT’nin soydaşlarımızla ilgili çektiği Belene dizisi Duvardaki Kan’dan daha iyi reyting almıştı. Başrolünde gencecik Mehmet Aslantuğ vardı. Ermeni teröristlerin en azıttığı dönemlerde bile kamuoyunun Ermenilere karşı düşmanlık beslediğini hatırlamıyorum. Alsancak’taki Ermeni ve Rum kiliselerinin çanları her Pazar cemaati davet için çalardı. Sonraları Sovyetler yıkıldı, Ermenistan bağımsız kalır kalmaz Azerbaycan’a bağlı Dağlık Karabağ ’a girdi. Ermenilerin yeniden mezalime başlamaları tepki toplamıştı. Özal ’ın “Erivan’a bir füze düşse..” cinsinden tehditkar ifadeleri bile Ermenileri durduramadı, ama Ermeni toplumunun hafızasına kazındı. Ermeni toplumunun hafızası gerçekten çok kuvvetli. Babaannelerinden duydukları, kuşaklar boyunca bire bin katılarak anlatılan dehşet-vahşet hikayelerini hafızalarına öylesine kazıyorlar ki, kafalarında tarih yeniden yazılıyor. Bu hikayelerin çoğu kendi içinde basit çelişkileri barındırsa da, onlar bu çelişkileri ortaya koyanlara karşı gözlerini ve kalplerini kapatıyorlar. Mesela geçenlerde Erivan’a giden bir Türk gazeteci heyeti, konuştukları Ermenilerden “Türklerin hala Talat Paşa’nın mezarında anma törenleri yapmamızdan rencide olduklarını” duymuş. Oysa biz Türkler bırakın anma töreni yapmayı, mezarının nerede olduğunu ya da Talat Paşa ’nın kim olduğunu bile bilmiyoruz. Alsancak’taki Talatpaşa Bulvarı ’nın bir köşesinde durup caddeden geçen –bu yazıyı henüz okumamış– 100 kişiye sorsak aralarından mezarının yerini ya da Ermenilerle ilişkisini bilecek bir kişi çıkar mı? Talat Paşa , Ermenilerin 1915’teki tehcir kararının arkasındaki isimdi ve –sözde– soykırımın sorumlusu olduğu iddiasıyla Ermeni komitacılar tarafından Berlin’de düzenlenen suikastın kurbanı oldu. Bu, 1970’lerin başında California’da yeniden hortlayıp dünyanın çeşitli yörelerinde 1980’lerin ortasına kadar pek çok diplomatımızı hedef alacak terörist eylemlerin ilk halkasıydı. 27 Ocak 1973’te Gourgen Yanikian adlı bir Ermeni Los Angeles Başkonsolosumuz Mehmet Baydar ile muavin Konsolosumuz Bahadır Demir ’i Santa Barbara’da şehit etti. 28 Ocak 1982’de ise yine Los Angeles başkonsolosumuz Kemal Arıkan Wilshire caddesinde Westwood’un göbeğinde Hampig Sassounian’ın kurşunlarına hedef oldu. California’da yaşanan Ermeni terörü yalnız konsoloslarımızı hedef almadı. 1977’de UCLA profesörü Stanford Shaw ’ın evi bombalandı. Shaw, Ermeni soykırım iddialarına akademik alanda karşı çıkıyor ve bunu belgelerle ortaya koyuyordu. Ermeni teröristler yalnızca gözdağı vermekle kalmayıp belgeleri de imha etmiş oluyordu. Bu alanda bunca haklılığımıza rağmen sesi çok çıkan Ermeniler politik olarak pek çok zafer kazandılar. California’nin Ermeni valisi Deukmejian iki değerli diplomatımızı katleden Yanikian’ı affetti. Sassounian da olaylardan 20 yıl sonra şartlı tahliye talep ederken isteği 11 Eylül olayları sonrasında terörizme duyulan tepki nedeniyle şimdilik kabul edilmiş değil. Ben birkaç arkadaşımızla birlikte USC ve UCLA içinde sesimizi duyurabilmek için mücadele verdim. 2002 ve 2003 yılında Ermeni iddialarına karşı USC okul gazetesinde yazı yazdım, yine aynı yıllarda okuldaki anma töreninin tek yanlı verilmemesi için okul gazetesine demeç verdim. Anma töreninin işlendiği haberler tam istediğim gibi verilmedi ama yine de bizim görüşlerimize yer verdiği için ben başarı olarak görüyorum. Mesela 2003 yılındaki haberin başlığında “soykırım” kelimesine yer verilmeyip “Vigil remembers Armenian deaths” denilmesi ve yazı içinde altı Ermeniden alıntı yapılırken dört kez benim adımın geçip söylediklerime yer verilmesi Ermenileri çok rahatsız etti. 2003 yılında Ermenilerin oldukça kuvvetli olduğu UCLA’de de okul gazetesinde yazı yayınlatmak için büyük bir mücadele verdim, ama ne yazık ki tek başıma ve dışarıdan biri olarak başaramadım. 2003 yılı içinde USC’de yaptığım çalışmalar Ermenileri öylesine rahatsız etti ki okul gazetesi üzerinde büyük bir baskı kurdular ve Editörden bizim görüşlerimizin bundan sonra yayınlanmaması için söz bile aldılar. Yukarıdan da anlayacağınız gibi onlar sistemli ve örgütlü bir şekilde çalışıyor, biz ise birkaç kişisel çaba dışında böylesine önemli bir ulusal mesele konusunda duyarsız kalıyoruz. Mesela geçen sene “Neden konsoloslarımızı şehit verdiğimiz 27 ve 28 Ocak günlerinde görkemli anma törenleri düzenlemiyoruz? Stanford Shaw ’ın evinin bombalandığı gün neden UCLA’de Yakındoğu Çalışmaları Enstitüsü’nun önüne siyah çelenk bırakıp bir anma töreni yapmıyoruz?” diye sormuştum. Bu gibi konularda birey olarak üzerimize düşeni yapmamız gerekir. Devletimiz bu konuda çalışıyor ancak devlet eliyle yapılanlar çok kolaylıkla Ermeni propagandaşı sayesinde rüşvet olarak gösterilebiliyor. Biz sivil toplum olarak devletimizin gösterdiği çabanın çok azıyla daha etkili şeyler yapabiliriz. Ama bunun için yüreği vatan sevgisiyle çarpan insanlarımızın bir araya gelip zamanlarını ayırmaları lazım.
19/02/05 22:15

Bu Makale ile ilgili yorumlar:
* Sizi tebrik ediyor,çalışmalarınızın devam etmesini önemle rica ediyorum.Çünkn sizin gibi mücadeleci insanlara çok ihtiyacımız var.Allah yardımcınız olsun.
Halim KUNDUZ

ERMENI SORUNU

Yusuf Selcuk Ateskan
ateskan@yahoo.com
Gecen sonbaharda Ermenistan’da dunyanin dort bir yanindan gelen Ermenilerin katildigi spor musabakalari duzenlenmis. Musabakalar sirasinda Turkiye’den gelen Ermeniler seyircilerden ve rakip takim oyuncularindan kufur ve tekme yemisler. Tek suclari Turkce konusmak olan bu vatandaslarimizdan birisi “Amerika’dan gelenler de Ingilizce konusuyordu, Ermenice bilmiyordu.” diye yakiniyor. Gectigimiz 23 Nisan’da milletvekillerimiz cocuklarla bir futbol karsilasmasi yaptilar. Cocuklarimizin golunu Kirkor Ohanoglu adli Ermeni asillli bir cocugumuz atti. Ermeniler kendi soydaslarina boylesine acimasiz davranirken bizim onlari milli bayram coskumuza dahil etmemiz ne kadar anlamli. Los Angeles’a gelinceye kadar Ermeni sorunun ciddiyetinden pek haberdar degildim. Onlara asla dusmanlik beslemedim, hala da dusmanlik hissetmiyorum. Ama sirf Turk oldugumuz icin bizden nefret edenlere karsi da hazirlikli olmak onlarin bir yalan uzerine bina ettikleri propagandalara karsi da birseyler yapmak lazim. Benim ortaokuldan sira arkadasim Arel Boyacioglu da Ermeni kokenliydi. Ordumuzda komando olarak askerligini yapti. San Francisco’ya gittigimde bizi Istanbul’dan gocen bir Ermeni kuyumcu misafir etti. 2000 yilinda Ermenilerin USC’deki Turk gecesini bastigi hafta ucak biletimi St. Vincent Travel’daki Marie Teyze’den aldim. St. Vincent pasajindaki Garo’s Deli Turk yiyeceklerini bulabildigim bir yer oldu. Isin ilginc tarafi Garo aile icinde hala Turkce konusuyor. Ama bunun yaninda 24 Nisan tarihi etrafinda yogunlasan bir acimasiz Ermeni propagandasi var. Elbette ki Osmanli Imparatorlugu’nun yikilma asamasinda bu topraklarda yasayan tum insanlar pek cok acilar cektiler. Ama asla “millet-i sadika” dedigimiz Ermenilere karsi dusmanca tavirlarimiz olmadi. O yillarda kuzeyde Ruslar, guneyde Fransizlar Ermenileri kiskirtiyor, onlari destek olmaya zorluyordu. Bircok cephede savasan Osmanli bu bolgelerde asayisi koruyamiyordu. Ermeniler iki arada kalmis zor bir tercihe zorlanmisti. Bu arada kandirilan bir kismi Fransiz ve Rus uniformalarini uzerine gecirmisti bile. Osmanli yonetimi onlari bu zor tercihten kurtarmak icin cephenin gerisinde daha guvenli yerlere yerlestirmeye karar verdi. Tehcir olarak bildigimiz olay bundan ibarettir. Bunun ikinci dunya savasi sirasinda Amerika’daki Japonlarin bir yere toplanmasindan bir farki yoktur. Kaldi ki Amerika’daki Japonlarin hicbiri Amerika’ya ihanet etmemis, 1900-1920 yillari arasinda Amerika’ya goc eden Japonlardan pek cogu 1941-44 arasinda Amerikan ordusunda Pasifik’te Japonya’ya karsi savasmistir. Bu savaslarda olen Japonlarin adlari Los Angeles’in Little Tokyo mahallesindeki anita kazinmistir, meraklisi gidip bakabilir. Dogu Anadolu’da Birinci Dunya Savasi sirasinda asayis eksikliginden, kotu hava sartlarindan dolayi pek cok insan hayatini kaybetti. Ermeniler ile Turkler arasinda karsilikli catismalar oldu, insanlar birbirlerini oldurdu. Ama bu sirada Osmanli’nin Istanbul’daki Meclis-i Mebusan’indan Ermeni, Rum, Musevi, Arap, Kurt mebuslar eksik olmadi. Tehcir kararini da bu meclis aldi ve hicbir zaman Ermenilere yonelik sistematik bir soykirima gidilmedi. Ermeni sorunumuz bu tehcir ile de sinirli degil. Ermeni teroru ilk once bu olaylardan sorumlu tuttuklari Talat Pasa ile diger bakanlari hedef aldi. Sonra bir sure kis uykusuna yatan teror bundan otuz yil once Guney California’da hortladi. 27 Ocak 1973’te Gourgen Yanikian adli bir Ermeni Los Angeles Baskonsolosumuz Mehmet Baydar ile muavin Konsolosumuz Bahadir Demir’i Santa Barbara’da sehit etti. 28 Ocak 1982’de ise yine Los Angeles baskonsolosumuz Kemal Arikan Wilshire caddesinde Westwood’un gobeginde Hampig Sassounian’in kursunlarina hedef oldu. California’da yasanan Ermeni teroru yalniz konsoloslarimizi hedef almadi. 1977’de UCLA profesoru Stanford Shaw’in evi bombalandi. Shaw Ermeni soykirim iddialarina akademik alanda karsi cikiyor ve bunu belgelerle ortaya koyuyordu. Ermeni teroristler yalnizca gozdagi vermekle kalmayip belgeleri de imha etmis oluyordu. Bu alanda bunca hakliligimiza ragmen sesi cok cikan Ermeniler politik olarak pek cok zafer kazandilar. California’nin Ermeni valisi Deukmejian iki degerli diplomatimizi katleden Yanikian’i affetti. Sassounian da olaylardan 20 yil sonra sartli tahliye talep ederken istegi 11 Eylul olaylari sonrasinda terorizme duyulan tepki nedeniyle simdilik kabul edilmis degil. Bu konuda ben Ergun Kirlikovali’nin tek basina degerli calismalarina taniklik ettim. Ergun Bey gazetelerde cikan her turlu yaziya onlarca cevap yazdi, yazdiklari LA Times basta olmak uzere ulusal ve yerel gazetelerde yayinlandi. Ondan aldigim ilham ile USC ve UCLA icinde sesimizi duyurabilmek icin mucadele verdim. 2002 ve 2003 yilinda Ermeni iddialarina karsi USC okul gazetesinde yazi yazdim, yine ayni yillarda okuldaki anma toreninin tek yanli verilmemesi icin okul gazetesine demec verdim. Anma toreninin islendigi haberler tam istedigim gibi verilmedi ama yine de bizim goruslerimize yer verdigi icin ben basari olarak goruyorum. Mesela 2003 yilindaki haberin basliginda “soykirim” kelimesine yer verilmeyip “Vigil remembers Armenian deaths” denilmesi ve yazi icinde alti Ermeniden alinti yapilirken dort kez benim adimin gecip soylediklerime yer verilmesi Ermenileri cok rahatsiz etti. 2003 yilinda Ermenilerin oldukca kuvvetli oldugu UCLA’de de okul gazetesinde yazi yayinlatmak icin buyuk bir mucadele verdim, ama ne yazik ki tek basima ve disaridan biri olarak basaramadim. 2003 yili icinde USC’de yaptigim calismalar Ermenileri oylesine rahatsiz etti ki okul gazetesi uzerinde buyuk bir baski kurdular ve Editorden bizim goruslerimizin bundan sonra yayinlanmamasi icin soz bile aldilar. Google’da “Ateskan” ve “Armenian” anahtar kelimelerini birlikte yazarsaniz Ermenilerin kendi icinde benim faaliyetlerimden duydugu rahatsizligi ve yaptiklarini okuyabilirsiniz. Bu yuzden 2004’te daha cetin gunler bizi bekliyor. Yukaridan da anlayacaginiz gibi onlar sistemli ve orgutlu bir sekilde calisiyor, biz ise birkac kisisel caba disinda boylesine onemli bir ulusal mesele konusunda duyarsiz kaliyoruz. Mesela neden konsoloslarimizi sehit verdigimiz 27 ve 28 Ocak gunlerinde gorkemli anma torenleri duzenlemiyoruz? Stanford Shaw’in evinin bombalandigi gun neden UCLA’de Yakindogu Calismalari Enstitusu’nun onune siyah celenk birakip bir anma toreni yapmiyoruz? Bu gibi konularda birey olarak uzerimize duseni yapmamiz gerekir. Devletimiz bu konuda calisiyor ancak devlet eliyle yapilanlar cok kolaylikla Ermeni propagandasi sayesinde rusvet olarak gosterilebiliyor. Biz sivil toplum olarak devletimizin gosterdigi cabanin cok aziyla daha etkili seyler yapabiliriz. Ama bunun icin yuregi vatan sevgisiyle carpan insanlarimizin bir araya gelip zamanlarini ayirmalari lazim. Size fikir vermek ve bilgilendirmek acisindan USC okul gazetesinde cikan makalelerimin ve haberlerin linklerini veriyorum. 27-28 Ocak tarihlerine cok az zaman kaldi, hepinizden destek bekliyorum.
22 Nisan 2003 tarihli Daily Trojan makalem
23 Nisan 2002 tarihli Daily Trojan makalem
24 Nisan 2003 tarihli Daily Trojan haberi
24 Nisan 2002 tarihli Daily Trojan haberi

Pazar, Kasım 05, 2006

BELGELERİN ÖZET VE TRANSKRİPSİYONU

1- Nahcivan, Kağızman ve Şarol Havalisinde Müslüman Halka Uygulanan Vahşi Soykırım
2- Kars'ta Müslüman Köylerinin Boşaltılarak Buralara Ermenilerin Yerleştirildiği
- Ermenilerce Yapılan Katliâmın Amerika İaşe Heyeti'ne Anlatıldığı
4- Nahcıvan ve Kamarlı'da Ermeni Mezâliminin Devam Ettiği
5- Ermeni Zulmünden Kaçarak Hududlara Yığılan Kafkasyalı Müslümanların Durumu
6- Kars ve Sarıkamış Civarındaki Müslüman Köylerine Ermenilerce Yapılan Mezâlim
7- Sekman, Ardı, Kepenek, Harçlı, Penaduz ve Todaviran Köylerinde Ermenilerce Yapılan Katliâm
8- Kaskanlı Aşireti Reisinin Ermeni Zulmü Hakkındaki Mektubu
9- Bayezid Sınırı Üzerindeki Müslüman Köylerinde Ermenilerce Soykırım Yapıldığı
10- Ermenilerin Kağızman'da Katliâm Yaptıkları
11- Ermeni Taarruzuna Uğrayan Kürtlere Civardaki Müslüman Köylerin Destek Verdiği

12- Ermenilerin Doğu Sınırındaki Köylerde Yaptıkları Katliâm
13- Ermeni Taşnak Cemiyeti'nin Elviye-i Selâse'de Bir Tek Müslüman Bırakmamak Maksadıyla Soykırım Yaptığı
14- Karaurgan ve Allahuekber Dağı Civarında Bulunan Müslüman Köylerine Ermenilerce Uygulanan Mezâlim
15- Ermeni Zulmünden Kaçan Kağızman Halkının İltica Talebinin Kabul Edildiği
16- Kars, Sarıkamış ve Iğdır Civarında Ermeniler Tarafından Yapılan Soykırım
17- İmadiye ve Musul'da İngilizler Tarafından Silahlandırılan Ermeni ve Nasturîlerin Müslümanlara Yönelik Saldırılara Başladıkları
18- Fransız Askerî Elbisesi Altındaki Ermenilerin Maraş'ta Halka Yaptıkları Zulüm
19- Fransız Ordusuna Bağlı Olarak Maraş'a Giren Ermenilerin Yakın Köylerdeki Müslüman Halka Saldırılarda Bulundukları
20- Kars, Sarıkamış ve Kağızman'da Ermenilerin Elinde Üç Bin Kişinin Bulunduğu
21- Ermenilerin Fransızların Koruması Altında Adana'da Müslüman Halka Tecavüzlerde Bulunmaları
22- Ermenilerin Haçin Civarında Bazı Müslümanları Yollarda Katlederek Kadınlara Saldırdıkları
23- Fransız Askerleriyle Ermenilerin Maraş'ta Halka Mezâlim Yaptıkları
24- Fransız Ordusunda Bulunan Ermenilerce Müslümanlara Uygulanan Mezâlimin Fransızlar Tarafından Durdurulması Gerektiği
25- Fransızların Ermenilerle Beraber Maraş Müslümanlarını Topa Tuttukları
26- Fransız Askerleriyle Birlikte Ermenilerin Ayıntab, Maraş ve Adana Civarında Müslüman Ahâliye Zulüm Yaptıkları
27- Ermeni Çetelerinin Ünye'de İslam Ahâliye Zulüm Yaptıkları
28- Pozantı-Gülek Arasındaki Bölgede Esir Türk Askerlerinin Ermenilerce Katledildiği
29- Çıldır'da Teslim Olma Çağrısına Uymayan Köylülerin Ermenilerce Katledildiği
30- Ermenilerin Çıldır ve Zengizor'da Müslümanlara Katliâm Yaptıkları
31- Ermenilerin Kozan ve Feke'de Müslüman Halka Katliâm Uyguladıkları
32- Ermenilerin Kendilerine Tâbi Olmak İstemeyen Zaruşad ve Ona Bağlı Üç Köyde Katliâm Yaptıkları
33- Zaruşad, Çıldır, Ağbaba ve Şüregel'e Bağlı Köylerde Ermenilerce Yapılan Soykırım
34- Ermenilerin Zaruşad Havalisinde İki Bin Müslümanı Katlettikleri
35- Ermenilerin İşgalci Fransızlarla Birlikte Maraş'ta Halka Zulmedip Katliâm Yaptıkları
36- Şüregel, Akbaba, Zaruşad ve Çıldır Civarındaki Yirmi Sekiz Köyde Ermenilerce Yapılan Katliâmlarda İki Bin Müslümanın Öldürüldüğü
37- Çıldır, Zaruşat ve Elviye-i Selâse'de Ermenilerin İslam Ahâliye Mezâlim Yaptıkları
38- Ordubad, Ahura, Cilvana ve Büyükvedi Havalisinde Ermenilerin, Müslüman Halka Karşı Yeniden Büyük Bir Saldırıya Başladıkları
39- Revan’dan Gence’ye Giden Trenin Beş Yüz Müslüman Yolcusunun Ermeniler Tarafından Öldürüldüğü
40- Ermenilerin Sivin ve Pilomori Köyleri Müslüman Ahâlisine Baskı Yaptıkları
41- Kars, Sarıkamış ve Karakurt Civarında Ermenilerin İslam Ahâliye Yaptıkları Mezâlim
42- Zaruşad ve Akbaba Yörelerinde Ermenilerin Baskılarını Arttırdıkları
43- Ermenilerin Kars ve Civarındaki İslam ve Malakan Köylerine Tecavüz Ettikleri
44- Uluhanlı, Karadağlı, Boğanlı ve Çebeçalı Köyleri Civarında Ermeniler Tarafından Yapılan Baskı ve Soykırımın Devam Ettiği
45- Şüregel'e Bağlı Köylerden Ermeni Mezâlimi Yüzünden Kaçanların Oltu'ya Geldikleri
46- Novoselim Civarındaki Köylere Ermenilerce Yapılan Mezâlim
47- Ermenilerin Sarıkamış, Kağızman, Oltu, Kars ve Zengibasar Civarında Yaptıkları Soykırım
48- Kars Civarında Ermenilerden Kaçan Müslümanların Yollarda Öldürülmesi
49- Ermenilerin Göle, Oltu ve Kosor'da Yaptıkları Katliâmlar
50- Ermenilerin Kars, Erzurum ve Gümrü Civarında Müslümanlara Uyguladıkları Soykırım
51- Ermeniler Tarafından Bayburt'un Köylerinde Yapılan Soykırım ve Kimsesiz Kalan Çocukların İskânı
52- Ermenilerin Göle'nin Köylerinde Katliâm Yaptığı ve Ahâlinin Tercan'a Göç Ettiği
53- Bir Sene İçinde Pasinler’e Bağlı Köylerde Ermeniler Tarafından Yapılan Soykırım
54- Ermenilerin Tortum'un Altmış Dört Köyünü Yakıp Katliâm Yaptıkları ve Mezâlimden Kurtulanların İskânı
55- Erzurum'da Ermenilerce Gerçekleştirilen Soykırım ve Talana Ait Defterler

HABERLER

Türkiye'de Ermeni nüfusu artıyor

İngiliz The Economist dergisi Türkiye’deki Ermeni nüfusun giderek arttığını ve son dönemlerde 40 bin Ermeni’nin çalışmak üzere Türkiye’ye gittiğini yazdı. Ermenistan göçmeni Marina Martossian’ın son beş aydır kaçak olarak geldiği İstanbul Kumkapı’da temizlik görevlisi olarak çalıştığı ve Martossian’ın aynı koşullarda Türkiye’ye gelen vatandaşları gibi hayatından çok memnun olduğu ifade edildi. "300 sterline denk gelen aylığından çok memnun olan Martossian yanında çalıştığı Türk işvereni dünyanın en nazik insanı olarak tanımlıyor" denilen yazıda, Ermeni meselesinin Türkiye’nin diğer ülkelerle ilişkilerini olumsuz etkilediği belirtildi ve Türkiye’nin Fransa ile askeri ilişkilerini askıya alması örnek verildi.Haberde TESEV’in araştırmasına da yer verildi. Buna göre Ermenilerin % 70’i Türklerle ilgili olumsuz fikirlere sahip. Türklerin % 34’ü ise Ermeniler hakkında olumsuza yakın düşünüyor ve % 17’si de Ermenilerin Yahudi olduğuna inanıyor.
___________________________________________________________________________________

Ermenistan yerine Fransa'yı dava edelim

Soykırım iddialarının uluslararası yargıya götürülmesi tezinin fikir babası Aktan, "Gül'ün açıklaması çok cesur. Ermenistan yerine Fransa'yı ya da Kongre'de karar alması durumunda ABD'yi tahkime götürmeliyiz" dedi
Utku Çakırözer - Ankara

Ermeni soykırım iddialarının Türkiye tarafından uluslararası yargıya götürülmesi tezinin fikir babası emekli büyükelçi Gündüz Aktan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün "Yargıya gidebiliriz" açıklamasının çok cesur bir çıkış olduğunu belirtti. Aktan, "Ok yaydan çıktı. Ermenistan yerine, herkesin haklılığımızı görebilmesi için Fransa'yı ya da Kongre'de karar alması durumunda ABD'yi tahkime götürmeliyiz" çağrısında bulundu. Dışişleri Bakanlığı'nda gizli yürütülen çalışmalar üzerinde fikirleriyle etkili olan Aktan, şunları söyledi: "1992'de Türkiye'nin BM nezdindeki daimi büyükelçisiyken Bosna'da işlenen suçların soykırım olduğunu ortaya koyan komisyonun yürütme komitesi üyesiydim. Soykırım yapıldığı tezini savunurken, neye soykırım denildiği, neye denilemediği konusunda işin hukukunu öğrendim. Ermeni iddialarının yargıda çözülmesi görüşü, benim tarafımdan 2000'de ABD Kongresi'nde yapılan bir toplantıda dile getirildi.

'Hodri meydan'
1948 tarihli BM Soykırım Sözleşmesi geriye işleyemediği için, '1915 olaylarına soykırım demek mümkün değildir' diyerek işin içinden sıyrılabiliriz. Ama, bu, haklılığımızı ispatlamadığı gibi Ermenilerin işini kolaylaştırır. Bunun yerine, 'hodri meydan' deyip sözleşmenin geriye doğru işletilmesini ve '1915'teki olayları soykırım denilmesi için gerekli kriterlere uygun olup olmadığının tespiti' için uluslararası yargıya gitmeye hazır olduğumuzu açıklamalıyız. Buna bakacak en uygun yer Lahey'deki Daimi Tahkim Mahkemesi'dir. Tahkime tek taraflı gidemeyeceğimiz için Ermenistan da davet edilecek. Haklılığımızı tüm dünyaya göstermek için, Ermeniler yerine Fransa'yı davet edelim. ABD'ye de, 'Kongre'de karar çıkarırsanız sizi de tahkime götüreceğiz' bilgisi verilmesinde fayda var."Tahkimin "Ermenileri yok etme kastıyla mı hareket edildiğine" bakacağını belirten Aktan şöyle konuştu: "Elimizde böyle olmadığını gösteren bir milyon belge var. Tahkim süresi 5 - 10 yıl sürebilir ama bu çıkış bile şimdiden büyük bir moral üstünlük sağlayacak. Tahkime çağırdığımız Ermenistan ya da Fransa 'gelmem' derse tüm dünyaya rezil olacak, gelirse de bu yalanlar bitecek. Türkiye'nin başı artık ağrımayacak."Tahkimde neler incelenecek?Aktan'ın verdiği bilgiye göre, iki taraf da belli sayıda (2, 3 ya da 5) hâkim atayıp heyetin başkanlığına üçüncü ülkelerden bir başkan belirleyecek. Hazırlanacak olan tahkimname çerçevesinde şu süreç başlayacak:
· Arşiv: Komisyon kurulup Türkiye, Ermeni Patrikhanesi, Boston Taşnak, Ermenistan, Rusya, ABD, Almanya, İngiltere ve Fransa arşivlerindeki belgelerin doğruluğu tescil edilecek.
· İstatistik: Nüfus değişimlerini incelemek için istatistik çalışması yapılacak.
· Askeri tarih: O dönemdeki askeri hareketlilik ve Ermeni çetelerinin faaliyetleri incelenecek.
· Tehcir: Tehcirde hangi nedenlerle ölümlerin olduğu belirlenecek.
· Tıp istatistikleri: O dönemki hastane kayıtlarına bakılacak.
· Adli Tıp: Toplu mezarlardaki cesetlerin kime ait olduğunun tespiti yapılacak.

Gül: Titiz bir çalışma var
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, önceki günkü "Ermeni" açıklamasıyla ilgili olarak şunları söyledi: "Bu konuda titiz bir çalışma yapılıyor. Ancak, bunları, bir dönem ortaya çıkan meselelere çözüm bulmak için, hemen tek cevap şeklinde almamak gerekir. Karar bu çalışmalardan sonra verilecek. Emekli diplomatlar ve hukukçuların titiz çalışması sürüyor."

Onur Öymen:Öneri bizim
Gül'ün açıklamasına destek veren CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen şöyle konuştu: "Öneri zaten bizimdi, şimdi hükümet sahip çıkıyor. Hâkimlerin seçilmesi ve tahkimnamenin koşullarının belirlenmesi gibi konularda dikkat edilmesi kaydıyla, Ortak Tarih Komisyonu kurulması önerisinde olduğu gibi bu konuda da işbirliğine hazırız
__________________________________________________________________________________

Turkiye'yi zor gunler mi bekliyor?
Baris Ornarli- Voice of America / TGRT

Muhalefetteki Demokrat Parti'nin, Kongre’nin her iki kanadında çoğunluğu ele geçirmesi Amerika’nın dış politikasına, Türk – Amerikan ilişkilerine nasıl yansıyacak?
Ermeni soykirimi kanunu Nisan'da ABD meclisine gelecek. Turkiye'yi zor gunler mi bekliyor?

http://128.11.143.113/mediaassets/turkish/2006_11/Video/asx/turk1900v2.asx

_____________________________________________________________________________________

ERMENİ HAMLESİ

Türkiye, Ermeni politikasında büyük sürprize hazırlanıyor. Soykırım iddialarını uluslararası yargıya taşıyabileceklerini belirten Dışişleri Bakanı Gül, "İthamlar önümüzdeki 10 yılın en önemli sorunu" dediUtku Çakırözer - AnkaraTürkiye'nin, Ermeni soykırımı iddialarına karşılık uluslararası tarihçilerden oluşacak bir tarih komisyonu kurulması önerisinin ardından, çok önemli bir hamle daha yapmaya hazırlandığı ortaya çıktı. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, soykırım iddialarını uluslararası yargıya taşıyabileceklerini açıkladı.TBMM'de Plan-Bütçe Komisyonu'nda dün Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken söz alan CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ, Ermenilerin iddialarının meşruiyet kazanmasını önlemek için Türkiye'nin "uluslararası tahkim" yoluna başvurmasını önerdi. Elekdağ şöyle konuştu: 'Haklılığımızı gösterir'"Türkiye, 1915 olaylarının BM Soykırımı Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesi hükümleri uyarınca değerlendirilmesini kabul edeceğini açıklamalı ve bu amaçla uluslararası tahkim yoluna başvurulmasını önermelidir. Ermeniler bunu reddecektir, ancak bu açıklama Türkiye'nin moral ve hukuksal haklılığının göstergesi olacak, sorunun Türkiye'ye karşı siyasi istismarını büyük ölçüde kısıtlayacaktır." Elekdağ'ın görüş ve desteğini çok önemsediklerini kaydeden Gül de, "Ermeni ithamlarını ve bu tahrifatın 3. ülkelerle olan ilişkilerimizi bozma tehlikesini, önümüzdeki 10 yılın en önemli meselelerinden biri olarak görüyorum" dedi. Türkiye'nin, tarihi gerçeğin ortaya çıkması için samimi gayret içinde olduğunu ve ilk defa parametreleri değiştirecek bir atılım yaparak ortak tarih komisyonu önerisinde bulunduğunu anımsatan Gül, "Birçok ülke bu tezimizi destekledi. Başka adımlar da atılması yönünde titiz çalışmalar yapıyoruz. Yargı yoluna gitme dahil her şeyi düşünüyoruz. Sadece kendi hukukçularımız değil, yurtdışındaki hukukçulardan da görüşler alıyoruz" diye konuştu CHP'li Elekdağ, "İlk defa bir Dışişleri Bakanı tahkime gitme konusunu resmen telaffuz etti. Vakit geçirmeden devlet politikası haline getirilerek tahkime hazır olduğumuz dünyaya açıklanmalıdır" dedi. 'Ermeniler ispat edemez'Tahkime gidilmesi durumunda Ermenilerin soykırım suçunun işlendiğini saptaması gerekeceğine dikkat çeken Elekdağ, şöyle devam etti: "Ermenilerin, sırf Ermeni oldukları için taammüden imhaya giriştiklerini hiçbir kuşkuya mahal vermeyecek kanıtla ortaya koymaları gerekecektir. Ermenilerin bunu kanıtlayacak belgesi yok. Türkiye'nin elinde ise tehcir uygulamasında özel kasıt olmadığı, meşru müdafaa zorunluluğundan kaynaklandığını ortaya koyan kuvvetli belgeler var. Soykırım olduğu kararını çıkaramazlar."Elekdağ, Türkiye'nin başvurması halinde Uluslararası Tahkim Mahkemesi'nde (IAC) yaşanacak süreci şöyle anlattı: "Biz Türkiye olarak 3 hâkim seçeceğiz. Kabul ederse Ermenistan da 3 hâkim seçecek. İki ülke milliyetinden olmayan bir bağımsız hâkim de başkan atanacak. Bu heyet 1915 olaylarının BM Sözleşmesi'ne göre 'soykırım' olup olmadığına karar verecek."

ANALİZ
Türkiye köşeye sıkışmak istemiyor24 yılda 17 ülkede soykırım iddialarını kabul eden kararlar çıkarmayı başaran Ermenilerin, Türkiye'nin başta Fransa, Kanada ve İsviçre gibi ülkelerle ikili ilişkilerine hasar verdiğini gören AKP, 2004'te Ermenistan'a bir tarihçiler komitesi kurulması önerisinde bulundu. Bu öneriye yanaşmayan Ermeni diasporası, Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak için ABD Kongresi'nden karar çıkarmayı kendine baş hedef seçti. Bugüne kadarki teşebbüsleri Bush yönetimine engellettirmeyi başaran Ankara, Ermeni lobilerine yakın Demokrat isimlerin Amerikan Kongresi'nde üstünlüğü ele geçirmesi üzerine, gizli sürdürdüğü çalışmalarını hızla gün ışığına çıkarıyor.

_____________________________________________________________________________________
Soykırım pankartına Erdoğan tepkisi
Aslı SÖZBİLİR/İSTANBUL

İstanbul’da düzenlenen, News Xchange Forum’un dünkü oturumuna, Ermeni kadın gazetecinin Başbakan Tayyip Erdoğan’a sözde Ermeni soykırımı konusunda soru yönelttikten sonra pankart açmaya çalışması damgasını vurdu. Dün öğleden sonra yapılan oturumda, Ermenistan’daki Yerki Medya TV’de görevli Gegham Manukyan, "Ermenistan’dan geliyorum. Burada tuhaf duygular içerisindeyim. Ermeniler burada iyi işler yaptı. Ama siz onları katlettiniz" dedi. Erdoğan ise "Görüyorum ki yine diasporanın yazdırdığı kitaplardan hareketle konuşuyorsunuz" diyerek şunları söyledi: "Bakın ben açıkça meydan okuyorum. Cumhurbaşkanınıza söyleyin, açabiliyorsa arşivlerini açsın. Biz açtık. Şu anda İstanbul ve Ankara’daki ofislerimde Osmanlı padişahlarının Ermeni hastanelerine, vakıflarına kendi ceplerinden gönderdikleri yardımların fermanları var. 1915 olayları bir tehcirdir. İsyanda bulunan, isyana katılan insana herhalde savaş ortamında kimse ’hoş geldin’ demez. İşin ehli olanlar gelsin çalışsın. Hukukçular, tarihçiler çalışsın. Ondan sonra siyasetçiler bir karara varsın. Yoksa kin ve nefretle bir yere varılamaz."Erdoğan bu cevabı verirken, Manukyan üzerinde İngilizce "Türkiye Ermeni soykırımını kabul edecek cesarete sahip olmalıdır" yazan pankartı açmak istedi. Yanında oturan gazeteciler Manukyan’a engel oldu. Manukyan daha sonra pankartı katlayarak çantasına koydu. Polisten korktuğu için pankartı açmadığını söyleyen Manukyan, Ermenistan’daki bir üniversitede Türk Tarihi okuduğunu ve 12 Eylül Darbesi üzerine tez yazdığını söyledi.
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/5373609.asp?

___________________________________________________________________________________

Sözde Ermeni Soykırımıyla İlgili Oylama, Bilgiler ve Belgeler

Geçtiğimiz günlerde Amerika'da bir televizyon kanalında tek yönlü bir sözde Ermeni Soykırımı yayını yapıldı. Yayının öncesinde ve sonrasında Amerika'da yaşayan Türklerden büyük tepki vardı. Tabii ki gözü dönmüş Ermeni diasporası ve Ermeni lobisi güdümündeki Amerika tepkileri kaale almadı ve yayını yaptı. Şimdiyse sitelerinde bir daha ki sefere Türk tarihçiler de çağırıp yayın yapalım mı tarzında bir oylama var. Oylamaya http://www.msnbc.msn.com/id/12412125/ adresinden katılabilirsiniz. Katıldıktan sonra basmanız gereken düğme "Evet" anlamında "Yes" düğmesidir. Lütfen katılıp destek olunuz. Unutmamak gerekir ki; tek bir kar tanesi yuvarlanırken çığa dönüşür. http://www.msnbc.msn.com/id/12412125/Ayrıca yabancı arkadaşlarınıza ve tanıdıklarınız mutlaka http://www.tallarmeniantale.com/adresini önerin. Hem Sözde Ermeni Soykırımını çürüten belgeler yayınlanıyor, hem de Avrupa'da yüzlerce yıldır süregelen Türk düşmanlığını, Türklere karşı önyargılılığı öne seriyor. Üstelik bu siteyi yapan kişi de bir Amerikalı. Bu siteyi yapmasının amacı Türklerin kişilik olarak propaganda işlerini sevmemesi ve geçmişte yaşanan kötü olayları anımsamamayı tercih etmesinden dolayı olarak açıklıyor. Ne dersiniz, sizce de haklı değil mi? Son olarak hepinize Kaynak Yayınları'ndan çıkan "İngilizlerin Mavi Kitap'ına Sovyetler'in Yanıtı Kızıl Kitap Güneybatı Kafkas'ta Taşnak Mezalimi" adlı kitabı öneriyorum. Sovyet belgeleriyle de Sözde Ermeni Soykırımının çökertilişini açıklıyor. http://www.ideefixe.com/kitap/tanim.asp?sid=JMP3KOSXYK1KISZFCQRE adresinden temin edebilirsiniz.
____________________________________________________________________________________

Çarşamba, Kasım 01, 2006

MAKALELER / LINKLER

Türk Ermeni anlaşmazlığı konusu ile ilgili yazilar:

¾