Perşembe, Mart 28, 2013

AVRASYA İNCELEMELERİ MERKEZİ CENTER FOR EURASIAN STUDIES TÜRKMENELİ İŞBİRLİĞİ VE KÜLTÜR VAKFI TURKMENELI COOPERATION AND CULTURAL FOUNDATION Sayı - Number : 1136 Tarih - Date : 27.03.2013 BATI DÜNYASINDA ERMENİ SOYKIRIMI İDDİALARINA KARŞI ÇIKAN BİLİM ADAMLARI 27 Mart 2013 hakimiyetimilliye.org M. GALİP BAYSAN Son günlerde basında çıkan haberlerden, Amerikalı bir yönetmenin Türk, İngiliz ve Amerikalı bilim adamları ve arşivlerinden elde edilen bilgilerle hazırladığı “Ermeni İsyanı 1894-1920” adlı belgeselin Ermeni Lobisinin baskısıyla Amerika’daki Televizyonlarda yayınlatılmadığını ve belgesele Türk Tarih Kurumunun sahip çıktığını okuyunca hafızam beni geçmiş yıllara götürdü ve Hıristiyan Batı Dünyasında tarihi gerçekleri açıklamaya çalışan bilim adamlarının karşılaştıkları zorlukları sizlere duyurmak istedim. Türk dostu, dünyaca ünlü tarihçi akademisyen Stanford J. Shaw 19 Aralık 2006 günü gazetelerin çok azında “ Türk dostu tarihçi Prof. Dr. Standford Jay Shaw’ın, başbakan yardımcısı ve Dış İşleri Bakanı Abdullah Gülün de katıldığı bir törenle son yolculuğuna uğurlandığı” şeklinde bir haber vardı. Ne yazık ki bu haber, o günkü diğer haberlerin öne çıkması ile gölgede kalmış gibi oldu. Oysa Standford Shaw Türk ve Osmanlı Tarihi konusunda yaptığı çalışmalarla sivrilen bir Amerikalı tarihçi olup, Türkiye Bilimler Akademisi şeref üyeliğine seçilmiş, Türk ve Türkiye tarihine katkılarından dolayı Türk Tarih Kurumu tarafından “ Hizmet Madalyası ve beratı ile” onurlandırılmış dünya çapında bir bilim adamıydı. Türk tarihine ilgisi, üniversitede okuduğu yıllarda zamanın en ünlü İngiliz tarihçilerinden Prof. Arnold Toynbee’nin bir özel notu ile başlamıştı. Toynbee yazısında “ Birinci Dünya Savaşı sırasında Türklere yaptıklarından çok pişmanlık duyduğunu” belirtiyordu.( Prof. Arnold Toynbee savaş yıllarında İngiliz Propaganda Servisinde çalışıyordu, Vikont James Brice ile birlikte “Ermenilere Soykırım Yapıldığını Belgeleyen bir propaganda kitabı yazmakla görevlendirildi” ve bu ikili Ermeni taraftarlarının desteği ile gerçekleri saptırarak ve bazen de günümüzdeki tarikatçılar gibi sahte belgeler üreterek ünlü “Mavi Kitabı” hazırladılar. Bu kitap özellikle Amerikalılar ve onların savaşa katılmaları konusunda çok etkili olmuştu. (Toynbee ve James Brice hakkında okurlarımıza “Soykırım İddialarını Yaratan Portreler” seri yazımız içinde detaylı bilgi verilecektir.) Bizler Prof. Shaw’ı, eşi Prof Dr. Ezel Kural Shaw ile birlikte 1985 yılında yazdığı, History of the Ottoman Empire And Modern Turkey Vol.I,II (Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye Tarihi, Cilt I,II ) Cambridge University Press-1985 ve ayrıca 2000 yılında, Türk Tarih Kurumu tarafından yayınlanan: From Empire to Republic, The Turkish War of National Liberation (İmparatorluktan Cumhuriyete Türk Kurtuluş Savaşı) 1918-1923 Vol.III adlı eserleri ile tanıdık. Ama tecrübeli tarihçilerimiz onun 1950 yılları başlarında, daha bizim Osmanlı arşivlerine çok az Türk arşivci girerken, gelen ilk Amerikalı olduğunu belirtmektedirler. Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi iken vefat eden Prof. Shaw’ın üzerinde çalıştığı son eseri “Birinci Dünya Savaşında Türkler” konulu ve yine Türk tarihi ile ilgili bir çalışma idi. Ermeni Diaspora’sının Soykırım iddialarını nerelere kadar getirdiğini, Başta Fransa olmak üzere pek çok AB ülkesinin soykırım iddiaları ile ilgili yasalar çıkardığını, gerçekleri tamamen bir tarafa koyarak yalan ve sahte iddialara, kendilerine özgü nedenlerle iltifat ettiklerini, Türkiye ve Türkler aleyhinde her yerde aşırı olumsuz faaliyetler içinde bulunduklarını hatırlıyoruz. Amerika ve Fransa’da son yapılan seçimlerden sonra Ermeni Diaspora’sının nasıl harekete geçerek en büyük kaleleri fethetme hazırlığı başlattığını ve yeni yasa tekliflerinin hazırlandığını da biliyoruz. İşte bütün bir Hıristiyan Dünyasının Türklerin üzerine gelmek için yarıştığı bu ortamın 1980’lerdeki hazırlık safhasında, bir bilim adamı, Prof Standford Shaw: yaptığı tarafsız incelemeler sonunda 1915 Olaylarının soykırımla bir ilgisinin olmadığını, ama bir “İç Savaş ve Zorunlu Göç olayı” olduğunu tespit etmiş ve Yazdığı kitap ve yazılarla bu görüşünü Ermenilerin yoğun faaliyet gösterdikleri ABD’de açıklama yürekliliğini göstermiştir. Yürekliliğini diyoruz çünkü ABD ve AB ülkelerinde bir Türk veya bir yabancının Ermeni iddiaları aleyhinde beyanda bulunması çok belalar getiren, korkutucu bir iştir. Prof. Dr. Bernard Lewis Mesela Prof. Shaw gibi Osmanlı ve Türk tarihi ile hatta Ortadoğu tarihiyle ilgili çalışmaları ile Dünyaca ün sahibi olmuş bir başka Amerikalı bilim adamı Prof. Bernard Lewis; 16 Kasım 1993 ve 1 Ocak 1994 tarihinde Fransa’nın “Le Monde” gazetesinde 1915 Olayları bir “Soykırım değildir” şeklinde iddialı bir demeç verdiği için hakkında Ermeni Diyaspora’sı tarafından bir dava açılmış ve önce suçsuz bulunan Bernard Lewis, Diyaspora’nın devamlı baskısı sonucu yenilenen dava sonucunda, yine bir Fransız Mahkemesi tarafından; “Profesörün demeci Ermeni toplumunu rahatsız etmiştir” gibi uydurma bir gerekçeyle, küçük bir tazminat ödemeye mahkum edilmiştir. Ama ne olursa olsun Ermeniler için beklenen amaç sağlanmıştır. O günden sonra Diaspora Ermenileri bunu koz olarak kullanacak ve bütün dünyaya “ Ermeni Soykırımını reddeden Profesör Bernard Lewis mahkeme tarafından mahkûm edildi” şeklinde geniş bir propaganda kampanyası başlatacaklardır. Fransız Hukuk sisteminin içine sokulduğu bu adaletsiz ve tek yanlı tutum, 10 yıl sonra Fransız Meclisini bildiğimiz yanlış kararlar almaya doğru iteleyecektir. Bağlı bulunduğu Üniversitenin Prof.Shaw ve Bn.Shaw’ın birlikte yazdıkları “Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye” adlı kitabı bastırıp bütün dünya kütüphanelerine dağıtması, Ermeniler arasında büyük rahatsızlık yaratmıştır. Bunun üzerine faaliyete geçen Amerikalı Ermeniler, Fransa’dakiler gibi dava ile meşgul olmamış, doğrudan baskı ve şiddet uygulamayı tercih etmişlerdir. Terör örgütleri ve Amerikalı Ermeniler, Shaw ailesine tehdit üzerine tehdit gönderdiler. Ders verdikleri sınıfın defalarca altını üstüne getirdiler. Yolu kesildi, kendisi ve ailesi tehdit edildi, dövüldü, hırpalandı, çantası, şahsi eşyaları ve evrakları çalındı. Nihayet tehdidi bırakıp harekete geçtiler ve oturduğu evini bombaladılar. Bu ağır baskılar karşısında emniyet teşkilatı da bir şey yapamıyordu. Prof. Shaw yılmadı, büyük bir cesaret gösterdi, bulgularından ve bilim adamı kimliğinden asla taviz vermedi. Bu yüzden Üniversite camiasının takdir ve desteğini kazandı, ancak dayanılmaz baskılar karşısında ailesini koruyamayacağını anlayınca, ailesiyle birlikte ABD’yi terk etmek zorunda kaldı. 1985 yılında Ermeni Soykırım İddiaları ABD Temsilciler Meclisinin gündemindeydi ve hazırlanan bir yasa kabul aşamasına getirilmişti. İşte bu günlerde Shaw ailesinin önderliği ve Bernard Lewis’,Halil İnalcık,Justin Mc Carty, Dankward Rustow, Heath W. Lowry, J.J. Hurewitz gibi saygın isimlerinde aralarında bulunduğu ABD Üniversitelerinden 69 bilim adamı topluca bir bildiri hazırlamış ve imzaladıkları bu bildiriyi Temsilciler Heyeti Başkanlığına göndermişlerdir. Bilim adamlarının bu onurlu çıkışı, ABD Meclis üyelerinin tıpkı Avrupalı meslektaşları gibi tek yanlı olarak Ermenilere vermeyi planladıkları desteği frenlemiştir. Prof. Shaw ve Bernard Lewis gibi bilim adamlarını saygı ile anıyoruz. Tarafsız ve politikanın çirkin yönüne bulaşmamış özgür bilim adamlarının bildirisi; yalan, hile ve ucuz politik oyunların baskısı altında bunalan “ Gerçeklerin” çığlık çığlığa haykırışı gibi kabul edilmelidir. Bu ilginç bildiri bir sonraki yazımızın konusu olacaktır.

Çarşamba, Ocak 02, 2013

Ermeni Diasporası’nın sır gibi saklamaya çalıştığı işte o belge..

Zafer Özpolat/Gazetehamburg özel
1987’de Avrupa Parlamentosu’nun:‘’Türk’ler Ermeni soykırımını tanımadan AB’ne üye olamazlar’’Kararına güvenerek,1999’da da Türkiye’ye adaylık statüsü verilince de çılğına dönen Fransa’daki Ermeni Diasporası, Türk’lerin AB-üyeliğinin önünü kesmek için, Avrupa Adalet Divanı nezninde dava açmışlardır. Avrupa Adalet Divanı 17 Nisan 2004 tarihinde verdiği karar ile Ermeni cemaati tarafından dile getirilen,‘’Türkiye, Ermeni soykırımını kabul etmeden, AB’ne üye olamaz’’ İddialarını, Avrupa Adalet Divanı (AAD) temyizi (itiraz hakkı) olmayan bir kararla ret etti. Gazetehamburg, CDU-Neumünster meclis üyesi sayın Refik Mor’un titiz çalışmaları sonucu ortaya çıkarttığı ve aynı zamanda da Türkce’ye çevirisini yaptığı o tarihi belgeye ulaştı.
17 Nisan 2004 tarihinde Avrupa Adalet Divanı tarafından verilen bu kararı Türkçe’ye çeviren Almanya’nın Neumünster kentinde Mühendislik ve yeminli tercümanlık yapan ve aynı zaman Hiristiyan Demokrat Parti(CDU) Meclis üyesi Refik Mor gazetehamburg’a bu konuda çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Ortaya çıkarttığı tarihi belgeyi gazetehamburg’la paylaşan Refik Mor, merkezi Lüxemburg“da olan Avrupa Adalet Divanı- AAD, Avrupa birliği üyesi ülkeleri arasında, AB hukukunu ilgilendiren konularda son sözü söyleyen kurumdur. Adalet Divanı’nın görevi, Avrupa anlaşmalarının yasaya uygun biçimde yorumlanması ve uygulanmasını sağlamak. Üye devletlerin anlaşmalarda öngörülen yükümlülükleri yerine getirip getirmediklerine karar vermek, ulusal mahkemelerin başvurusu üzerine topluluk hukukuna ilişkin çeşitli konuların yorumlanması ya da geçerliliği hakkında ön kararlar almak yetkileri arasında. Hukuki bir işlemin tartışmalı bir konu doğurması halinde ulusal mahkemelerden herhangi biri Avrupa Adalet Divanı’ndan ön karar isteyebiliyor. Ancak bunun yapılabilmesi için üye devlette daha yüksek bir temyiz mercii bulunmaması gerekiyor. Ve Divan kararı bağlayıcı oluyor. Avrupa Adalet Divanı(AAD), merkezi Strazburg’da olan ve Avrupa konseyi’nin bir kurumu olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve merkezi Lahey’de olan Uluslararası Adalet-UAD- ile karıştırılmamalıdır ’dedi Avrupa Parlamentosunun kararı siyasidir Avrupa Parlamantosunun kararının siyasi bir karar olduğunu söyleyen Refik Mor ‘Tarih 20 Temmuz 1987.Avrupa parlamentosu C-190 esas nolu karari ile,içerik olarak : ‘’Türkiye Ermeni soykırımını tanımadığı müddetçe, AB’ne üye olamaz’’denen bir karar alır. Yıl 1999. AB ve o anda başbakanı sayın Bülent Ecevit olan Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye’nin AB’ne üyelik için aday olup olamayacağı konusunda restleşmektedirler. Başbakan Ecevit Avrupalıların restini görür ve ‘bizi istemeyeni biz hiç istemeyiz ‘ der ve nihayet, o hatırlayacağınız sahnelerle Başbakan sayın Ecevit ertesi gün apar topar Helsinki’ye davet edilerek, Türkiye’nin AB üyeliğine adaylık kararı verilir Bunun üzerine adeta çileden çıkan Ermeni diasporası: 20 Temmuz 1987 tarihli Avrupa parlamentosunun C-190 esas nolu kararına atıfta bulunarak- ‘’Türkiye önce Ermenilere yaptığı soykırımı kabul etsin, ondan sonra üyeliğe adaylık statüsü verin, aksi takdirde AB akit dışı sorumluluğunu zedelemişolur’’diyerek, · Avrupa Parlamentosu’na, · Avrupa Birliği Konseyi’ne ve · Avrupa Birliği Komisyonu’na karşı Avrupa Adalet Divanı’nda-AAD’nında- ‘Birliğin akit dışı sorumluluğu ve davanın esassızlık (gerekçesizlik) konumu ‘ İçerikli dava açar. ‘’BİRLİĞİN AKİT ((Antlaşma)) DIŞI SORUMLULUĞUNDAN’’ kastedilen,uluslararası insan hakları ve 1915 olaylarında yaşanan trajik tarihi olaylardır.Daha net söyleyecek olursak,Eğer bu dava kazanılsa idi, Ermeniler soykırım davasının dörtte üçünü kazanmış olacaklardı.Eğer Ermeni diasporası bu davayı kazansa idi, bir dakika dahi durmadan İLK işleri Uluslararası Ceza Mahkemesine başvurup, Türk’ler hakkında soykırım davasını açarlardı . Ama bu dava,AAD’nın birinci dairesi tarafından 17 Aralık 2003 tarihinde Esas No: T-346/03 kararı ile reddedilir. Ermeni diasporası bunun üzerine temyize gider (karar”a itiraz eder) ve AAD’nın dördüncü dairesinde görülen temyiz davası, (itiraz davası) 17.04.2004 tarihinde, C-18/04 PEsas nolu nihai karar ile yeniden reddedilir ve bu nihai kararla Ermeniler ayrıca 30.bin Avro’luk mahkeme masrafını da ödemeye mahkum edildiler. ‘dedi ‘’Derin bir el’’, bu kararın kamu oyu tarafından duyulmasını istemiyor. Refik Mor bu kararı ilkkez 2008 yılında Türkçe’ye çeviren kişi olarak tüm Türk basınına ve Türk hükümetine ve temsilciliklerine ilettiği halde kimsenin dikkat çekmemesine üzüldüğünü belirterek ‘Üzerinde çok uğraştım.Kararı Türkçe tercüme yaptım.ama maalesef bir derin el bunu basında ve bir yerde yayınlanmasına engel oldu. Oyun bitti..!! AB ülkelerinde‘’Ermeni soykırımı’’ konusunda Türkiye aleyhine alınan parlamento kararlarının bu kararla artık hiç bir geçerliliğinin kalmadığının altını çizen CDU-Neumünster meclis üyesi sayın Refik Mor, Ermeni Diasporası’nın sır gibi saklamaya çalıştığı bu tarihi belğenin en geniş kamu oyu ile paylaşılması gerektiğini belirterek, artık bu komediye son vermenin zamanının artık çoktan geldiğini de sözlerine ekledi Verilen kararın Türkçe tercümesini isteyen okuyucularımız email adreslerini bildirirse kendilerine gönderebiliriz. Email adresimiz zaferozpolat@gmx.de
¾